Ahmet Erkanlı'ya Acil Şifalar...

   İstanbul'da 39.genel kurula gittiğimde sevgili arkadaşımız Ahmet Erkanlı ile görüştük..her şeyin yolunda olduğunu düşünmüştük..Sonra genel kurul çıkışında Cağaloğlu'nda Sema Ündeğer ile birlikte sağanak halindeki yağmurda bir şemsiye altına sıkışmış taksi çevirmeye çalışıyorlardı.. Bizde aynı tasadaydık ve çok ıslanmıştık uzaktan birbirimize seslenmiştik...Onu en son orada görmüştüm.sonra hastalandığını işittim ve kendisini hastaneye yattığında hemen aradım konuştuk..durum hiç iyi değil demişti...tam iyileştiğini düşünürken geçtiğimiz günlerde hastane değiştirdiğini ve ciddi bir operasyon geçirdiği haberini aldım..son bir kaç gündür de telefonla arıyorum ancak ulaşamıyorum..Dernek Başkanı Metin Peker ile en son haberleri aldım...Kendisine acil şifalar diliyoruz sevgili arkadaşım...Her zaman söylediğimiz gibi yılmak yok...En kısa zamanda tekrar işinin başında görmek istiyoruz seni... Karcomics Magazine

Ahmet Erkanlı telefon: 0530 391 2256

*Not: Bu arada sevgili İsmail Cem Özkan'ın "Bir Sese Kulak Vermek Gerek..." yazısı zamanında ve gerekli bir bilgi olduğu için yararlı olacağını düşünüyorum..Ellerine sağlık İsmail Cem Özkan...Karcomics Magazine

Bir Sese Kulak Vermek Gerek… 

   Bir çok insan yaşamın içinde değişikliklerin pek farkında olmadan, dünün, bugün gibi yarınında dün gibi olacağını düşünür ve yapılması gerekenleri ertelerler. Zamanın ne kadar hızlı gittiğini ertelenmiş sorunların üst üste gelip yaşantımızda kaos oluşturduğunda ve çıkılmaz bir durumda kaldığımızda haberimiz olur.
Bu durumu bir çoklarımız sorunların içinde olduğunda anlarız, artık çok geç olmuştur ama geç olmuşluğu ya kabul edeceğiz ya da sonu belli olmayan bir mücadeleye gireriz. Yaşlandıkça insanların daha kalabalıklaşacağını düşünür ve yılların getirmiş olduğu dostluklar içinde daha mutlu olacağını düşünürüz, fakat yaşlı insanların trajedisine bir göz attığımızda çok yalnız olduklarını görürüz. Yıllar sanki yaşanmamış gibi, birikimler olmamış gibi su akıntısına kapılmış sonbahar yaprağı gibiyizdir.
Ahmet Erkanlı doğduğu günden beri bir çok sorun ile karşılaşmış o sorunlara kendi direnci içinde karşı durmuş, akıntıya karşı direnişini göstermiş. Çocukluk yılları içinde yaşadığı hastalıklar, tek başına ayakta kalma mücadelesi ev ailesinin içindeki fırtınalar. Devlet memurluğu ve memurluk öncesi başlayan karikatür serüveni. Karikatür onun dünyaya sesleniş dili olmuş, o dilin içinde mizahı yakalamış. Gırgır ve Çarşaf dergileri çıktığı yıllarda ustalar ile bir arada olup, o mizah çizgisi içinde muhalif olmanın ve muhalif sesin gür şekilde çıkışını kavramış. Semih Balcıoğlu çizgi yaşamını en çok etkileyen kişi olmuş. Semih Balcıoğlu nereye gittiyse Ahmet oraya gitmiş, ziyaret etmiş. Ama Semih Balcıoğlu gibi profesyonel bakmamış, amatör ruhunu hep korumuş ve muhaliflerin yanında yerini almış. O yüzden çizdiği karikatürlerden dolayı mahkemeye düşmüş ve mahkum olmuştur. Karikatürlerden dolayı mahkum olan karikatürcüler arasında yerini almıştır.
Devlet memurluğundan emekli olduktan sonra evinin dört duvarı içinde dostları ile bol bol sohbetler etmiş, karikatür dünyasında olan her ayrıntıda telefon ve teknolojik olanaklardan yararlanarak haberi olmuş ve yaşanan gelişmeler karşısında üzüntülerini hep belirtmiştir. Emekli olunca insan boşluğa düşer ya, işte onun gibi olmuş ve bir gün yolda giderken düşüp kollarını kırmış, iki kolu alçı içinde kalmıştır. Sağlığına kavuştuktan sonra dostları ile Kadıköy’de kokoreç bira keyfine yeniden kavuşmuştur.
Karikatür ve karikatür dünyası onun yaşamının merkezinde yerini almıştır, her sohbette konuyu oraya getirir ve nasıl bir arada olunacağına dair düşüncelerini belirtir. Fanatik Galatasaray taraftarı olduğu için başka fanatik bir karikatürcü arkadaşımız Cemal Arığ ile şakalaşır ve Fener Galata arasındaki rekabet iki dost karikatürcü arasında da söz düellosuna neden olurdu. İki fanatik insanı bir arada tutan daha köklü olan bir muhalif duruştu ve takımlar hakkında konuşulandan hiçbir zaman sorun oluşmazdı.
Bundan bir yıl önce Ahmet Erkanlı ayak damarlarını besleyen damarların tıkanması ile ayağını kaybeder. O günden sonra 15 parmağına bakarak yaşamaya alıştı. Aramızda duruma alışmak için esprilere neden olmuştur bu onbeş parmak. Çünkü beklenmeyen zamanda ayağı kaybetmek ve yeni duruma alışmak için takılan protezin ağırlığı. Hiçbir insanı ayağını kopmuş olarak elime almadığımdan ağırlığını da bilemezdim ama protez yapanların bilgisi ile bunu öğrenmiş olduk. Uyum süreci ve yaraların iyileşmesi tam bir yılı aldı. Tam iki ayağının üstünde durmaya henüz başlarken bir karın ağrısı ile hastane yollara düşmüştük. Acil olarak gittiğimiz hastanede safra taşı bu ağrıya neden olduğu ve iltihaplanma yüzünden ameliyat acil yapılmasına gerek olmadığına karar verildi. Hastanede gözlem altında tutulurken ayağına uyuşma ile birlikte geri dönüşümü olmayan bir sürece doğru gittik. Kimse bilemezdi bir dönüşü olmaya yola girdiğimizin.
Parmak sayısını ona düşürmemek için bilgimiz ve çevremizin olanaklarını sonuna kadar kullandığımıza eminim, çünkü her kapıya ulaşmaya ve çalmaya özen gösterdik.
Ahmet ve kardeşi bu dünyada yalnız iki insan. Babaları yıllar öncesi yakalandığı Alzheimer hastalığı yüzünden bakım evi hastane arasında gidip gelmektedir. Aynı anda hem baba hem abi hastanede Cem için ve her iki tarafa da yetişmek zorunda. Yaşadığımız son iki hafta tam bir kaos ve panik durumuydu. Sorunlar iç içe geçmiş, o sorunları tam anlamak için sürekli doğru bilgi akışı için doktor kapıları ve doktor yolu gözler olduk. Başkent hastanesinde tedavinin ilk kısmı tamamlandıktan sonra eve çıkış yaptık ve o yaptığımız günün akşamı Ahmet Erkanlı’nın ayağında siyahlaşma başladı acil olarak Siyami Ersek Hastanesine gittik. Yoğun bakımda önceleri bir hasta vardı ve daha sonra biz olduk. Orada doktor beklerken zamanın hızlı ilerleyişine şahitlik ettik. Ayak dokularını ve hissini kaybederken verilen serumdan ilaçlar ile mücadele ediliyordu.
Siyami Ersek hastanesinde tedaviye yanıt verilemediğini düşünüldüğü için ayağının kesilmesi kararı alındı ve Numune Hastanesine gönderildi numune hastanesinden gelen doktor her türlü hizmetin yapılması için işlemleri yaptırmalarını söylemiş ve doktorun söylemi sonucunda Numune hastaneye göndermek için hasta transferi için acil servis beklendi. Acil servis söylendiği saatte gelmedi ve gelmediği gibi bize hiçbir haber verilmedi. Özel bir ambulans ile yan bina olan Numune Hastanesine hastamızı götürdük. Orada doktor ön ayarlamaları yapmadığı için koridorda bekledik, hastanede yatak olmaması bizi sedya üzerinde doktorun gelmesini beklemeye itti… daha fazla hastamızın acı çekmemesi için ilk teşhisin konduğu Başkent Hastanesine gittik ve orada ayağının durumu yeniden kontrol edilerek alınması için hastaneye yatırdık.
Bu ameliyat çok tehlikeli ve ayağını kaybetse dahi sorunun devam ettiği bilgisi verildi. Çünkü kalpteki düzensiz atış kana pırtı gönderiyormuş ve damarın her hangi bir yerini tıkama tehlikesi hep varlığını korumaktadır. Ahmet ayağını kaybetti, şu an on parmağı kaldı. Bir protez ayağın yanına ikinci protez ayak yakında tedavi sonucunda gelecek ama tehlike hep yanı başımızda ve sesini duyuyor olacağız.
Kısaca Ahmet Erkanlı bugünkü yaşamını anlattım, fakat Ahmet Erkanlı muhalif bir karikatürcü ve düşüncesinden taviz vermeyen amatör ruhlu usta bir çizerdir. Aynı zamanda saf ve dünyaya o saf yönünden bakan iyi bir dosttur. Bugünlerde dostluğa, dayanışmaya ve aranmaya ihtiyacı vardır. Bu dünyada yalnız olmadığını bilmesi bu kaos ve panik halinden çıkmak için en önemli kapı olarak görüyorum.
Ahmet Erkanlı bu dünyada yaşayan yüreği ezilenlerden yana olan amatör ruhlu usta bir karikatürcüdür. 60. yaş günü hep beraber sağlık içinde kutlamak umuduyla… Ahmet Erkanlı kulağına sesiniz ile dostluk mesajlarını ve dayanışmanızı gösterin…

İsmail Cem Özkan

kaynak:galatagazete

KARCOMICS MAGAZINE Web Site Copyrighted 2000-2012© By Ismail Kar All right reserved.