Karikatürcü Firuz Aşkın'ı Kaybettik...

87 yaşında vefat eden Firuz Aşkın, illüstrasyon disiplininin Türkiye’deki gelişiminde ilk akla gelen isimlerdendi. Dergilerden kitaplara, ilanlardan afişlere kadar yayımlanan binlerce çalışmasıyla, yurtiçinde ve yurtdışında önemli markalara yıllarca hizmet verdi. 1940–1970 yılları arasında, basın dünyamızın önemli resimlemecilerinden biri olan Aşkın’ın çalışmaları, Türkiye’nin görsel belleğinde ayrı bir yere sahiptir. 1960’larda Münih’e yerleşti ve üretimlerini buradan sürdürdü. Avrupa çapında isim yapınca Almanlar hakkında biyografik bir kitap yayımladı. 3 Ekim 2011 tarihinde hayata gözlerini yumana dek müşterileri ve kendisi için üretmeyi sürdürüyordu.
1924 yılında İstanbul Küçükayasofya’da doğdu. Annesi Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurucusu Osman Hamdi Bey’in ilk kadın öğretmeni Mihri Hanım’ın öğrencilerindendi; resim ve sanat tarihinin ilk bilgilerini annesinden aldı. Babası harita subayıydı; bürosunda türlü kâğıtlar, kesik kalem uçları ve çini mürekkepleriyle tanıştı.
Firuz Aşkın ilk ve ortaöğrenimini Ankara’da tamamladı. Liseyi ise İstanbul’da, Kabataş Lisesi’nde 1943’te bitirdi. Aynı yıl DGSA Resim Bölümü’ne bir süre devam etti; basın ressamlığına geçişi nedeniyle mezun olmadan ayrıldı.
Basın ressamlığının her dalında çalışmalar yaptı. 1940’lı yıllarda ilk atölyesini açtı; yanında çalışan Bedri Koraman, Kemal Börteçin gibi sanatçılara ustalık yaptı. 1941’de Akbaba dergisinde çizmeye başladı. 1945’te Türkiye Yayınevi’ne geçti. Çocuk Haftası, 1001 Roman, Yıldız ve Hafta dergilerine çizdi. 1946’da Tasvir gazetesine gündelik karikatürler çizdi. Aynı yıllarda Tanin ve Milliyet gazeteleri için de çalıştı.
1950’de yazar Güner Değer’le evlendi. 1952’de kendi atölyesini kurarak 52 adında bir dergi çıkardı. 1954’te Çağlayan Kitapları’nın kapaklarını ve tanıtımını, Tef dergisinin teknik yönetimini yaptı. 1956 yılında önce Havadis gazetesi, ardından Hayat dergisinde çalışmaya başladı. 1957’de gerçekleşen kısa bir Amerika deneyiminden sonra tekrar Hayat dergisi ve Akşam gazetesinde çalışmalarını sürdürdü.
1960 yılında Almanya’ya gitti; Münih kentinde ressam Theo Bleser’in yardımcısı olarak sinema afişleri ve dergiler için resimlemeler yaptı. 1970’te Türkiye’ye geldi ve Milliyet Yayınları, Hürriyet Kitapları için çalışmalarda bulundu. Ulusal ve uluslararası birçok şirket için afiş, basın ilanı, ambalaj resimlemeleri yaptı. Billur Tuz, Akşam gazetesi gibi önemli markaların logolarını tasarladı.
Uluslararası deneyim ve incelemelerini ülkesine taşıyarak resimlemenin Türkiye’de Batılı anlamda gelişmesine katkıda bulundu. 1962 yılından itibaren serbest resimlemeci olarak uluslararası alanda çalışmalarını sürdürdü. Geçen süreçte Bunte, Quick, Bravo, Frau im Spiegel dergilerinin yanı sıra Pabel/Moewig, Bastei, Goldmann, List, Xenos, Domino, Weltbild yayınevleri, ilaç ve endüstri şirketleri için yüzlerce resimleme çalışması üretti. 2000’li yıllardan sonra yayın pazarının isteği üzerine önce BMG/Sony, sonra da Titania–Medien için CD kapakları tasarlamaya başladı.
Yurtdışında biyografik kitabı yayımlanan birkaç resimlemecimizden biri olan Firuz Aşkın, 1970’lerden itibaren kişisel çalışmalar da yaptı. Dönem dönem ziyaret ettiği Çengelköy’deki evinin etkisiyle; Boğaziçi, İstanbul’un gündelik yaşamı ve İstanbullular çalışmalarının ağırlıklı konuları oldu. Resim ve resimlemelerini Eylül 1997’de İstanbul İMKB Sanat Galerisi’nde; gemi ve deniz konulu resimlerini de aynı yıl ekim ayında Deniz Müzesi’nde, Gemi Modelcileri Derneği’nin çalışmalarıyla beraber karma olarak sergiledi. Galip Bülkat ve Oral Orhon gibi ustaların yetişmesine katkıda bulunan, Osman ve Ali adlarında iki oğlu olan Aşkın, uzun yıllardır Münih’te yaşamaktaydı.
Son anlarına kadar Alman yayıncılık endüstrisi için resimlemeler yapmayı sürdüren Aşkın, 87 yaşında yakalandığı bağırsak kanserine yenik düşerek 3 Ekim 2011 saat 10:45’te Münih Barmherzige Brüder hastanesinde yaşama gözlerini kapadı. Aşkın’ın na’şı 7 ekim 2011,cuma günü Almanya,Münih'teki - Waldfriedhof mezarlığında eşinin yanına defnedilecek.

Firuz Aşkın söyleşilerinden illüstrasyon üzerine alıntılar:

“Bir ressam kendi dünyasını, o anki ruh halini yansıtabilir; yapmıştır ve olmuştur. İllüstrasyonda yani bizde öyle değil. Olması gereken neyse o yapılmalıdır. Bunun için brief hayati konudur. Bunun için grafik tasarımcının ve illüstratörün bilgisini sürekli geliştirmesi hayati düzeydedir.”
“En ilgisiz insanın içgüdüsüyle yapacağı eleştirinin bile altın değeri vardır. Farklı bakış açıları bir hazinedir. Hatta eleştiri aranmalı, istenmelidir.”
“40’lı, 50’li yıllarda birçok gazete, en az iki roman yayımlardı, dergiler bol resimliydi. Ve ayrıca birçok da hobi dergisi vardı. Günümüz gazeteleri 40-50’ye yakın sayfaları ve çeşitli dergi eklerine rağmen illüstrasyona gereken ilgiyi göstermiyorlar. Dergilerin çoğu lisans dergisi oldu ve içeriğinden çok reklam için yayımlanıyor. Bu negatif ortamı da göz ardı etmemek gerek. Ama yapacağınız güzel işlerin muhakkak bir alıcısı olacaktır. Bir dönem sonra kendiniz için çalışmalısınız. Bu döneme geçiş yaptığınızda en güzel eserlerinizi vereceksiniz. Çünkü serbest çalışmalarınızın bağımsızlığı illüstratif çalışmalarınızdaki disiplini kırarak daha zevkli çalışmanızı sağlayacaktır.”
“İllüstrasyon yapmak ve illüstratörlük, resimle para kazanmanın bir türüdür. Kimi ressam 50 tane resmini sergiler ve isteyene satar, kimi ressam da bir firmaya ücreti karşılığında istenilen resmi yapar. İllüstrasyonun çocuk kitabından reçel kavanozuna kadar çok geniş bir perspektifi var. 1950 dünyasına oranla bugün basında illüstrasyon yok seviyesindedir. Almanya’nın kitap pazarında kapakları artık düzeysiz tasarım stüdyoları yapmakta; oradan, buradan buldukları resimlere yazıları yerleştirip, işi neredeyse bedavaya bitirmektedirler. Diğer ülkelerin illüstrasyon konusunda daha hareketli ve kreatif olduğunu söylemek mümkün. Büyük bir pazar gelişmesini hep beraberce izliyoruz. So
n on yılda oburlaşan ve arsızlaşan dünyada pek çok değerin de dibe vurduğu gerçek.”

kaynak:ömerdurmaz

 

KARCOMICS MAGAZINE Web Site Copyrighted 2000-2011© By Ismail Kar All right reserved.

.